Hüsameddin Ağa Çeşmesi veya Baş Şahinci Çeşmesi - Yunus Emre Özer

news

Çeşme, Üsküdar’ın Nuhkuyusu Caddesi’ne yakın Toptaşı semtinde, Kartalbaba Caddesi ile Köprülü Fazıl Paşa ve Boybeyi Sokağı’nın birleştiği yerde bulunan Hacıdede Tekkesi (Alaca Minare Tekkesi) veya Şeyh Sadık Efendi Tekkesi diye anılan tekkenin türbe tarafındaki kapısının yanındaki şahnişîn’in altında olup, Hüsameddin Ağa tarafından 1205 /1790-91 yılında yaptırılmıştır. Çeşmenin yapıldığı tarihte tekkenin irşad vazifesinde postnişîn olarak Zenbûriyye tarîkatının pîri Muhammed Sâdık Erzincânî Hazretleri bulunmaktadır. 

Çeşme günümüzde yerinde değildir. Restorasyon esnasında aslî vazifesini yerine getirmek üzere İstanbul Saraçhanebaşı’nda bulunan Amcazâde Hüseyin Paşa Külliyesi’ne götürülmüş lakin Sadık Efendi Tekkesi’nin restorasyonu sonrası ilgisizlikten ötürü tekrar yerine getirilmemiştir. Âtıl bir vaziyette olan çeşme, yatar bir halde Amcazâde Hüseyin Paşa Külliyesi’nde görülmüştür. Çeşmenin kitabesi ise Sadık Efendi Tekkesi’nin bahçesinde sergilenerek muhafaza edilmektedir.

Hüsameddin Ağa Çeşmesi, batılılaşma döneminin barok ve rokoko üslup etkisiyle yapılmış mimari özelliklerini yansıtan, Osmanlı baroğunun, çeşme mimarisinde önemli bir örneği olarak gösterilen bir çeşmedir. Çeşmenin cephesi, batı tarzı başlıkları olan ince uzun sütunçeler arasında, basık kemerli bir nişin içinde yer almaktadır. Ayna taşı, mermerden oyulmuş, Osmanlı baroğuna özgü süs ögeleri barındırmaktadır. Lülesi, içi istiridye şeklinde oyulan kademeli nişler içine alınmış, kemer altı bölümü de yine aynı tarzda bezelidir. Çeşme sütunların üzerine yine mermerden üzeri motiflerle süslenmiş ve ortası bir madalyon ile taçlandırılmıştır. (1)

Hüsameddin Ağa

Çeşmenin kitabe metninin birinci beytinden anlaşıldığına göre Hüsameddin Ağa’nın, Sultan III. Selim’in (1789-1807) “Ser Şahinci”si (Baş Şahinci) olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, “Şahinci Ocağı” adı altında bir teşkilat bulunmaktadır. Başında bulunan zat ve yardımcıları padişahla ava çıkan, savaş zamanı padişahın yanında bulunan, muhataplarına ferman veya emirleri götüren vb. çeşitli görevleri olan bir ocaktır. Hüsameddin Ağa da “Ser Şahinci”(2) olarak bu ocağın başında olan kişidir. 

Şahincibaşı Hüsameddin Ağa tarafından yaptırılan ve zarafetiyle birçok kültürel eserde yer alan bu çeşmenin “Rüşdî” mahlasıyla yazılmış kitabesi, dönemin şairlerinden Şair Rüşdi Ali Efendi tarafından yazılmıştır. İsmi Ali olan Rüşdî Efendi, günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde yer alan Karaferyeli’dir. Pederi de kendisi gibi Rumeli kadılarının ileri gelenlerindendir. Günümüzde Bulgaristan'ın Tuna Nehri kıyısında bulunan Rusçuk şehrinin kadılığından ayrıldıktan sonra vefat eden Lamba-zâde Abdülhalim Efendi’nin oğlu olduğundan, Lamba-zâde Rüşdî Ali Efendi olarak, bazı kaynaklarda ise Alanyalı-zâde olarak ismi geçmektedir. Medrese öğrenimi görerek mülâzım (Osmanlı ilmiye teşkîlâtında müderris olabilmek için belli bir süre staj yapan medrese mezûnu) olmuş, kademe kademe yükselerek Nevrekop kadısı olarak vazife yapmıştır. Sultan III. Selim (1789-1807) döneminde vefat etmiştir. İyi huylu, ilim ve irfan sahibi, kadılar arasında kavrayış ve zekâsıyla tanınan, nazik, şiir ve inşada kabiliyetli bir kimse olarak zikredilip tezkirelerde bir gazeli yer almaktadır.(3) Küçük kardeşinin “Şeyhî” mahlası ile yazdığı şiirleri mevcut olup Lambazâde Şeyhî Mustafa Efendi olarak tanınmıştır.(4)

Karaferyeli Alanyalızade Rüşdi Ali Efendi tarafından Hüsameddîn Ağa Çeşmesi’nin yapılış tarihine düşürülmüş olan beş beyitlik kitabesi:

منبع احسان حسام الدين آغا

يعنى سر شاهنجئ عالى سمات

خيره ساعى لطفى جارى پر کرم

ایلدی بو چشمه یی اجرا او ذات

جویبار فیض استاد ایلیوب

خانقاه نقشبند دو جهات

فکر ایدرکن تاریخنی رشدیا

طولدی طبعمه همان بو واردات

کلدی اون ایکی امام تاریخ دیدی

اولدی جاری چشمه عین الحیات

Menba’-ı ihsân Hüsâmeddîn Ağa,
Ya’ni ser-şâhinci-i âlî-simât.

Hayra sâ’i lûtfu câri pür-kerem,
Eyledi bu çeşmeyi icrâ o zât.

Cûy-bâr-i feyzi iska(5) eyleyüb,
Hânkâh-ı Nakşibendî dü-cihât.

Fikr iderken târîhini Ruşdiyâ,
Doldu tab’ıma hemân bu vâridât.

Geldi “On iki” imâm târîh dedi.
“Oldu cârî çeşme-i aynü’l-hayât”.
1205(6) (1790-91)

1193 = “Oldu cârî çeşme-i aynü’l-hayât” / “اولدی جاری چشمه عین الحیات”

Rüşdî Efendi tâmiyeli(7) tarih düşürerek “Geldi On iki” tamiyesi gereği tarih düşürülen satıra 12 yıl eklenerek hesaplanması gerekiyor.

“Oldu cârî çeşme-i aynü’l-hayât” - 1193 / “Geldi On iki” – 12 (1193 + 12 = 1205)

8-)

9-)

10-)

1- Enis Karakaya, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt 4, 1994, s. 105-106

2- Detaylı bilgi için bkz. Abdülkadir Özcan, "Şahincibaşı", TDV İslâm Ansiklopedisi

3- Prof. Dr. Beyhan Kesik, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, bkz. RÜŞDÎ, Lamba-zâde Rüşdî Ali Efendi

4-  Aysun Çelik - Ali Küçükceran, Antalya Büyük Şehir Belediyesi, Antalya Kitabı: Antalya’da Türk İslam Medeniyeti’nin İzleri 2, ŞU‘ARÂ TEZKİRELERİ İLE BAZI BİYOGRAFİ KAYNAKLARINA GÖRE ANTALYA’DA DOĞAN, ANTALYA’DA DOYAN YAHUT ANTALYA’YA YOLU DÜŞEN ŞAİRLER VE ÂLİMLER, s. 439-440.

5-  Mehmed Raif Efendi “Mirat-ı İstanbul” adlı eserinde bu çeşme ile ilgili iki yerde bahsetmektedir. 95. sayfada, yazdığı çeşme kitabesinde bu kelime “iskâ” olarak geçmekte iken 135. sayfada “üstâd” olarak geçmektedir. Çeşmenin orijinal kitabesinde de “iskâ” olarak geçmektedir.

6-  Mehmed Raif Efendi “Mirat-ı İstanbul” adlı eserinin 95. sayfasında “1267” tarihli bir çeşmeden bahsetmektedir. Üsküdar Sempozyumu VII, İstanbul 2012, s. 55’de ise bu çeşmenin tarihi “1206” olarak geçmektedir. Lakin kitabe ebced hesabı ile hesaplandığında “1205” tarihi çıkmaktadır.

7-  Ebcet hesâbıyla düşürülen târihlerde hesâbı doldurmak için çıkarılacak veya eklenecek sayıları işâret etme.

8-  Sadık Efendi Tekkesi’nin bahçesinde muhafaza edilen çeşmenin kitabesi.

9-  Mehmed Raif, Mirat-ı stanbul, İstanbul 1314, s. 135. 

10- Mehmed Raif, Mirat-ı stanbul, İstanbul 1314, s. 95.