İnâbe kelimesi lügatte “Bir şeyhe derviş olma, bir tarîkata girme, her türlü günahlardan kaçınacağına; Allah ve Resûl’ü ve o tarîkatın pîri nâmına söz vererek bir şeyhe bağlanmak.” manalarına gelmektedir.
Aşağıda ise Zenbûriyye tarîkatının pîri (kurucusu) olan Pîr Muhammed Sâdık Erzincânî el-Üsküdârî Hazretleri tarafından 1795 yılında kendi el yazısı ile mührü vurulup, Hazine Kethüdası Seyyid Mehmed Ağa'ya verilmiş bir inâbe kağıdı örneğini görmekteyiz.
[Sağ yukarıdan]
Beş vakti terk etme, yalan söyleme, emânete hıyânet etme, ulemâya rağbet eyle, meşâyihe hizmet eyle, fukarâya merhamet eyle.
Estağfirullâh 100, Salavât-ı şerîfe 100, Lâ ilâhe illallâh 500, Allâh 1000, Hû, Hakk, Hayy, Kayyûm.
[Orta daire, dışarıdan içeriye doğru yazılı nefis mertebeleri]
Emmâre, Levvâme, Mülhime, Mutma’inne, Râdıye, Mardıye, Rûh-i Kudsî, Allâh [Müsennâ yani karşılıklı ve nokta]
[Sağ alt]
Sâir evkâtta istiğfâr ve salavât-ı şerîfe ile zikre meşgûl ol. Kalbte nokta-i vahdete nâzır olduğun hâlde ve her nefesle Hakk’ı unutma.
[Sol alt isim ve mühür] [Ezintu ve eceztu: İzin verdim ve icazet verdim]
Ezintu ve eceztu bi-icâzeti dervîş-i rûhânî Şeyh Sâdık Erzincânî