Literatür Eleştirisi: İmam Birgivi’nin Kadızadeliler ile İlişkisi - İlyas Ozan Kaya

news

Kadızadeliler hareketi bağlamında tartışılması gereken belki de en çetrefilli konu, İmam Birgivi’nin Kadızadeli Hareketi’ndeki yeri ve tüm bunların Selefilik ile olan ilgileridir. Eserleri ve ilimdeki kabiliyeti ile namı Osmanlı sınırlarını aşan İmam Birgivi isminin, günümüzde çağrıştırdığı “tasavvuf ve tarikat düşmanı” imajı, aslında Birgivi’nin kendisinden ziyade Kadızadeliler ile anılmasından kaynaklanmaktadır (Lekesiz, 1997, s.210). Nitekim, Birgivi’nin “Tasavvufta Makamlar”, “Sûfîlerin Ölçüsü” adlarıyla maruf risalelerinin bulunduğu, Bayramiyye şeyhi Abdullah Karamani’ye müntesip olduğu hatta şeyhinin telkini üzerine müderrisliğe geri döndüğü bilinmektedir. Eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla Birgivi, aslında tarikatlara değil, şeriatı öncelemeyen tarikat üyelerine ve uygulamalarına karşıdır. Bu görüşü ifade eden “Şeriatsız tarikat batıldır.” cümlesi, birçok tasavvuf mektebinin müdavimleri tarafından da kabul gören esaslardandır. 

Üzerinde durulması elzem olan meselelerden biri de Birgivi’nin Osmanlı’da Selefiliğin ilk temsilcisi olarak vasıflandırılmasıdır. Kimi araştırmacılar İbn Teymiyye ile modern Selefi düşünce arasında Kadızadeliler’i bir kilometre taşı görür ve İmam Birgivi’yi, İbn Teymiyye ile Kadızadeliler arasındaki köprü olarak adlandırır (Çavuşoğlu, 1990, s. 47). Hatta İslam tarihindeki en büyük püritanist hareketin mihmandarı olarak İbn Teymiyye’nin görüşlerinin, Osmanlı’da Birgivi ekolünü doğurduğu, Birgivi ekolünün ise Kadızadeliler hareketini husule getirdiği tespiti yapılmış, bu bağlamda Birgivi; Kadızadeliler’in fikrî öncüsü olarak kabul edilmiştir (Ocak, 1979-1983, s.208). Halil İnalcık ise Birgivi’yi “Hanbeli mezhebini izleyen” biri olarak vasıflandırır (2008, s.191). Başka bir çalışmada ise Birgivi, İbn Teymiyye'nin takipçisi olarak ifade edilmektedir (Aydın, 2019, s.242). İmam Birgivi’nin eserlerinde sıklıkla Fahreddin Razi’den alıntılar yaptığı bilinmektedir. Bu alıntılar yahut fikir birlikteliği, onu akaidî olarak Eş’arî, fıkıhta ise Şâfiî yapmadığı gibi İbn Teymiyye ile düşünce ve tavırdaki bazı ortak noktaların da onu selefi yapmaması gerekir. Zaten kendisi de Vasiyetname adlı eserinde Hanefi olduğunu açıkça ifade etmiştir (Birgivi, çev:1979, s.132).

İmam Birgivi’nin Kadızadeler ile Farkları

Kadızadeli hareketinin İmam Birgivi’yi ve eserlerini birçok noktada referans gösterdikleri tartışmasız bir gerçektir. Kendi muhipleri arasında, Birgivi’nin özellikle Tarikat-ı Muhammediye ve Vasiyetname eserlerini okutmaları hatta bir nevi el kitabı olarak görmeleri bu duruma işarettir. Araştırmacılar muhtemelen aynı sebeplerle Birgivi’yi Kadızadeliler düşüncesinin kurucusu (Karagöz, 2002, s.254), akıl hocası (Çavuoğlu, 1990, s. 21; Terzioğlu,1999, s.13), hareketin fikri temellerini hazırlayan kişi (Ocak, 1983, s. 213) gibi sıfatlarla nitelemişlerdir. Hatta daha da ileri giderek, Halil İnalcık Kadızade Mehmed’i Birgivi’nin öğrencisi olarak ifade etmiştir (İnalcık, 2008, s.192). Ancak bu durum mevcut verilerle imkânsız gibi görünmektedir. Çünkü Birgivi 1573’te ahirete intikal etmiş, Kadızade Mehmed ise 1582 de doğmuştur. Hulusi Lekesiz (1997, s.3) “Kadızadeliler her ne kadar Birgivi’nin fikirlerinden beslendiklerini iddia etseler de aslında dönemin siyasi çekişmeleri sebebiyle Birgivi’nin fikirlerini araç olarak kullanmışlardır” diye belirtmektedir. 

Birgivi'nin ehl-i sünnet itikadına göre yaşama gayreti, Kadızadeliler’de taassup derecesine ulaşmıştır. Birgivi sarayı eleştirirken, Kadızadeliler sarayın desteğini arkalarına almaya gayret etmişlerdir. Kadızadelerin ikinci lideri Üstüvani Mehmed, esas alınacak tek kaynağın Kur'an-ı Kerim olduğunu ifade etmiş, Birgivi ise Kur’an ve sünneti birlikte esas almıştır (Özkan, 2019, s. 689-704). Birgivi'nin meslek ve meşrep farkına dayanan yaklaşımı, Kadızadelere mensup çevrelerce tarikatlara karşı yozlaştırılmış bir tasfiyecilik hareketine dönüştürülmüştür (Gündoğdu, 1999, s.206). Kadızadeliler, görüşlerinin temelini Birgivi'nin görüşlerine dayandırsalar bile Birgivi'nin fikirlerinin derinliği, Kadızadeliler’in fikirlerinde bulunmamaktadır (Lekesiz,1997,246). Birgivi, fikirlerini savunurken ilmi çerçeveden hiç çıkmamasına rağmen, Kadızadeliler tahkir ve istihza ile muhataplarına üstünlük kurmaya çalışmışlardır (Gündoğdu, 1998, s.44). 

İmam Birgivi ve Kadızadeliler’in bid’at meselesine bakışları da birbirinden oldukça farklıdır. Birgivi, dine yardımcı olan bid’atları (medreseler, minareler, kitap telif etmek vs.) caiz görürken, Kadızade muhibbi meşhur bir vaiz olan Türk Ahmed, çakşır giymek ve kaşık kullanmayı bile Hz. Peygamber (sas) döneminde olmadığı için bidat saymış, kendisine soru yöneltenlerle tartışmaya girmiştir (Naima, çev: 2014, s. 22725). Hatta Kadızadeliler’in ikinci lideri Üstüvani Mehmed, selatin camilerde birden fazla olan minarelerin yıkılması için halkı galeyana getirmiştir. Nitekim Birgivi ile Kadızadeliler arasındaki büyük taassup farkı dikkate şayandır.

Burada şunu da belirtmek gerekir: İmam Birgivi, tasavvuf ehli arasında büyük takdir görmüştür. Ebu’l-Füyûzât Cenab-ı Pir Muhammed Nureddin Cerrahi Hazretleri’nin, dervişlerine tembihi; İmam Birgivi’ye verilen kıymeti göstermek için kâfidir. Cerrahi Asitanesi’nin on sekizinci postnişini Fahreddin Efendi, Hz. Pir’in dervişlerine vasiyetini “Birgivî Muhammed Efendi’nin Vasiyyetnâme’sini okuyup ve okutmalarını ve cümleye kifâyet edeceğini Hazret-i Pîr müntesibîn-i tarîkata tenbîh buyuruyorlar” (Dal, 2006, s.117) sözleri ile aktarmıştır. Tüm bunlar göz önüne alındığında, İmam Birgivi’nin eser ve fikirleri ile sadece Kadızadeliler’in değil toplumun her kesiminin ilgilendiği açıktır.

Sonuç olarak İmam Birgivi’nin eser ve fikirlerinin, onu Kadızadeliler düşüncesinin öncüsü olarak nitelendiren araştırmacılar tarafından yeterince tahlil edilmediği açıktır. Tasfiyeci tavırlarındaki bazı benzerlikler ve Kadızadeliler’in İmam Birgivi’nin eserlerini referans göstermeleri; İmam Birgivi’yi bu hareketin akıl hocası, düşüncelerinin kurucusu olarak nitelendirmek için yetersizdir. Tam olarak temellendirilmeyen bir görüş üzerinden birçok araştırmacı tekrara düşerek, Selefilik, İmam Birgivi ve Kadızadeliler arasında hatalı bir bağ kurmuştur. Ancak agâh araştırmacılar tarafından yapılan çalışmaların sayısı gün geçtikçe artarak, bu hatadan geri dönülmektedir.