Revnakoğlu’nun İstanbul’u: Sığırcık Şeyhleri - Yunus Emre Özer

news

İstanbul'da "Sığırcık Şeyhleri"ne rastlanırdı. Zeytinburnu'nda Hacı Mahmud Ağa Camii Tekkesi'nin şeyhi Mudurnulu Salih Efendi de sığırcık şeyhiydi. Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun notlarında, şeyhin ve sığırcıkların hikayesi şöyle yer alır:

Şeyh Salih, sığırcık şeyhlerindendi. Şabaniyye'den bir koldur. Ankara taraflarından gelir. Ankara civarında Yabanabad Kazası'nda Şeyhler Köyü'nde otururlar. Bunlara "Sığırcık Hocası" da derler, "Çekirge Hocaları" diye de marufturlar. Bu şeyhlerin geldiği yere sığırcıklar gelir, çekirgelerle muharebe etmeye başlarlar ve imha ederler. Şeyhefendi, bu muharebenin devamı sırasında orada bulunur. Tarlanın etrafına tenekelerle, lengerlerle ve daha geniş kaplarla sular bırakılır. Sığırcıklar, çekirgelerle harp ederken üstleri, başları ve gagaları kan revan içinde kalır. Sulara dalıp çıkarlar, biraz temizlenip serinler, yine harbe devam ederler. Çekirgeleri tamamıyla bitirinceye kadar bu döğüşme sürer.

O zamanlar "memâlik-i mahrûse-i şâhâne" denilen Rumeli ve Anadolu'nun her yerinden Rus içlerine kadar giderlerdi. Sülâleden ve ocaktandırlar. Ekseriya hayvan üzerinde ve jandarma refakatinde, dolaştıkları yerlerin halkına vaaz ve nasihat ederler, köylerde hutbe okurlar, namaz kıldırırlar ve teberrüken nikâh kıyarlardı. 

Salih Efendi gayet uzun boylu, beyaz sarıklı, güzel yüzlü bir zattı. Daima kendi boyundan bir karış uzun asa ile gezerdi. Destarın solunda "Sığırcık Şeyhi" olduğuna alâmet olarak dört parmak eninde, siyah bir bez bulunurdu ki "gül" denilen bu işareti kabir taşında, destarının üzerinde görüyoruz.

Kendisinden sonra şeyh gelmedi. Zaviyenin yalnız imamet ve müezzinlik hizmetleri kalmıştı. Bunlara bir müddet için küçük oğlu Şemseddin Efendi bakmıştır.

Not: Ankara ve Kırşehir'den gelen Ahi Babalar gibi bu sığırcık şeyhleri de halkın ve hususiyle ocaklı esnafın ulusu bilinirdi. Esnaf mescitlerinde ve ekseriya büyük cami-i şeriflerde, bir cuma günü medreselerin icazet, tekkelerin hilafet cemiyetlerine benzer bir toplantı olurdu. Esnafın eskileri, emektarları arasında usta, kalfa çıkacaklar yahut sanata yeni girecekler bu sığırcık şeyhlerinin eliyle peştamal kuşanırlar, şed bağlarlardı.

(Kaynak: Revnakoğlu'nun İstanbul'u, s. 2276.)