📍Mevlevîlikte sarık yerine destar tabiri kullanılır.
📍 Destarlar sikkeye geçirilmiş bir halkanın üzerine dolanır.
📍Destar bir alâmettir ve ancak liyakat sahibi ehil olan kişiler destar sarabilir.
📍Taşıdığı anlam ve ulviyyet sebebiyle “Destâr-ı Şerîf” olarak telaffuz edilir.
📍Destarın son ucu uzun bırakılır ve omuz başından kalbe doğru sarkıtılır, destarın sarkan bu parçasına “taylasan” denilir. Taylasanın kalbe doğru indirilmesi kalp ile aklın birbirine bağlandığına işaret eder. Bazı dedeler ise taylasanı enseden arkaya doğru uzunca bırakmışlardır.
📍Sarılan destarlar renge ve sarılış biçimine göre farklı mânâlar barındırır. Hz. Peygamber (sas) soyundan gelen seyyid postnişinler ve Hz. Pîr Mevlâna (ks) soyundan gelen çelebiler; sikkenin alt kısmı görünmeyecek şekilde destar sararlar. Diğer postnişinler, dedeler, halifeler, mesnevîhânlar ise sikke kenarından bir parmak kadar yukarıda sararlar yani sikkenin kenarını görünür bırakırlar.
📍Uzun bir dönem “duhânî” denilen oldukça koyu mor renkte destar sarılmıştır. Son zamanlarda ise destar için genellikle koyu yeşil renk kullanılmıştır, fakat mesnevîhânlar ve tekke imamları ilmiyye rengi olan beyaz rengi kullanmışlardır.
📍Mevlevîhânelerde destar sarmaya salahiyeti olan dedeler tekke postnişinine hürmeten ve edeben genellikle destarlı dolaşmazlardı.
📍Destarlar sarılışlarına göre Örfî, Cüneydî, Şeker-âviz, Kafesî Şeker-âviz ve Dolama destar olarak farklılık gösterir. Hz. Pîr Mevlânâ’nın kabr-i şerîfelerinde çok kalın ve kıvrımlı olan “Örfî” destar vardır ve yaz aylarında koyu yeşil olan destar çıkarılır, yerine beyaz sarılır. İlk Mevlevîlerin sandukalarında “Cüneydî” destar görülür. Postnişinler ise genellikle “Şeker-âviz” destar sararlar.